Susmaktan yorulmuş, içi nerdeyse devrilmiş bir yurt gibi
Asla sevilmeyen küçük çocuğun gözyaşları var bu masalda
Her sonun başlangıcıdır unutulmak.

Adından dahi belirgin olan ses tonları
Hiçliğin içinden susturulmuş garp filoları
Yorgun işte.
Simsiyah bir gece ve boynundan asılma isteği..
Bütün şarjörlerin boşa gittiği bir yıl diliyorum kabrine
Öl.
Öl ve çiçekler bile kurumasın orda.
Yavru kedilere süt verin.
Beni de unutun.
..

hüznün fiziği.

Kabarcıklar var derimi yırtan 
Üzerinden kaynar sular geçmiş gibi bir mevsim
 hüznü belki sessizliğimiz
Her gidenin dönmediği
Her travmanın suclusunun arandığı
 bir girdap
Bu 
bilmecenin 
Boşluğun
 mimari miyim 
kaç yüzyıllık antidepresan gerekli bu derinlik için 
Tanrının armağanı mi bu peyda olan
Her şeyden kaçma isteği?
Hiçliğin o minimalist karanlığı olmak istiyorum kelimelerinde
Ölmek kadar masum olmak.
Çünkü biliyorum tertemiz bir bebekken dahi olemedim masumlugun kadar.
Darmadağın şarkı notaları 
saçlarımızın arasında geziniyor
 her bı hayat çürümüş tanrım 
Sevgili cani;
Bitmek bilmez paradoksu 
silsilerle yorulmuş bir kadının
 içini gör artık !
Lütfen boğazımdan sık iyice 
boğ sularımı
Lütfen..
Tanrıligini göster.
Meleklerine haber ver.
Kitaplarına yazıp not alsınlar günahlarımı.
Cezayı kes.
Bitsin artık.... 

hiçbir yere sığamıyorum

Çınarlar vadileri kaplamış
Üstü begonya süslü pervazimda geceler hep ters çevrili cümleler
Ne yana baksam aynı berduşluk
İçim loş.
Odam kadar karanlık bir çağdan aydınlığı bekliyoruz.
 -her şairin suçudur şiiri-
Şiirler idam edilmiş kalibreli bir ceset yığınlarıdir gözümde
Kumarbaz bir beynim var. 
Durmadan yenilgimi hatırlatır.
Hangi rıhtımdi 
Virginia'nin atladığı sulak alan
Rüyalarım kozmopolit
Evren suç duyurusunda bulundu ve lanetledi adımın her hecesini
Bizler
De 
Tıpkı tanrının şiirleriyiz
Suçlu olmayan.
Köşe başında başı bos gezen Rus radikalleri.
Kırmızı bir palto ve hayal edilen riyalar
Utanıyorum.
Sinsile bu koy.
Fezadan ileri büyük boyutlu bir falez
Affedilmemeli!
Bir düzine pi sayısı ve ruhu vaziyetimin erdemini sayıkliyorum.
Bira tadı geliyor..
Kadehten arta kalan dudak payını ozlemekteyim
Tinine denk.
Ladese tutuştugumuz gecenin ertesi günü etmeliyiz intihar
Kadınlar ölmeden
Bir bebek daha ağlamadan gitmeliyim
Kara toprağa.
La la lunapark sahnesi adım
Beyaz karyola
Ve sen
Tomurcukları
Ay'a kadar
Göz dikmek ve huzur veren buhranın.

simsiyah yarınlara

Yikilmanin eşiğinde evin olmuş parseller
Milim milim her santimi 
Ruhunh kemiren bir cehennem
Kaç sığınağın enkazına eşlik etti bu ev
Ev dedjgimiz de zaten dört duvar ve boşluklar sinsilesidir
Örtülen yumaklarin birer paradoksu doğurduğu can çekisler
İç çeken bebekler
Buram buram yalnızlık ve itiraflar sofrasında
Bir mavinin tonunun sakinliği
Her şey beyhude oluverir o saatten sonra
Belkiler sarmıştır her yanını ama
Nihayetinde sona doğru gelinen her yol kıvrılır virajında
Ölmek gibi bir kanun
Lohusalıktan yeni çıkan annenin feryadı
Huzunlere boğulmuş bir kedi
Hiç sitem etmeden geçen geceler
Çok anlatılması gereken içki sofraları
Birkaç yudumluk hayaller 
Peşi sıra yükselen
Yalan yumağı odam
Her bir köşesi fildişi rengi
Güldüğümuz fotoğraflardaki masumluk bir şiirin adı
Kelimelerin anlamını her milisaniyede kaybettiği 
Boşa harcanmis zamanlar
Şairler
Yalanlar
Her biri bir kadeh şarap
Ekmek
Tuz 
Gibi
Yoğrulmayi bekleyen ruh misali
Erimek
Tükenmek
Fersah fersah yok olmak tabiatında bedenin
Doğaya karşı gelmek teşekkür edip
Bir pişmanlık
Göz çukurlarından aşağı süzülen hüzün barajı
Her şey gibi
Çok sevdiğimiz oyuncaklar ve kırık kalbin bıraktığı yara izleri bunlar
Bir babanın kızını hiç sevmeyisi
Hiç sevmeyecek oluşu
Oluş
Olmuş olan..
Sevilmek: hiç olmayan.

nar gibidir insan. bazen öylesine dağılır ki toplayamazsın düştüğü topraktan. leke bırakır. ben buradayım der. iz bırakmak istersin, varlığını bir lekeyle ifade etmek istersin. narın lekesi geçmez bilirsin.

ben zaten dipteydim kuyu benim içimde ben kuyunun içinde  hem kervan geçmez hem ben yusuf değilim.  sen en yüksek falezden adına sığınıp ev ...