baba
dört harften oluşan bi girdap beş yasindaki bi kız çocuğu için
uğrunda kayboldugum hayallerimin mimarina ithafen..
sevmenin kaç bucak olduğunu kollarinda öğrenmek için kaç gecemi feda ettigimi
kimsesizligimi yetim hissetmemek icin
senelerimden, yutkundugum sabahlardan bak ardına
kapi sonuna kadar acik
kapı sonsuza dek kapali.
artik bi delinin günlüğünden değil,kalbinden dökülen bipolarligi hesap et kavminde
kaç çocuğu mezarsiz bırakmış olabilirsin
dön bak arkana.
benim yetimlerim oldu evlat
daha dogurmadim yalnızlığımı kollarinda
sen büyüttün beni bu kadar erken bu kadar kin dolu
ben hiç tanımadım adini.
sevmek kaç defa farz oldu bu yokluğunda dört döndüğüm çevrende
anlat
borçlusun
mazursun baba beni senden yoksun kıldığın her haftasonuna.
her kaybolusunda
düştüğüm ocaklarda seni bekledim
gelmeni
beni tekrar dogurmani..
annem ol istedim baba
sevgisizligin liman liman büyüdüğü o küçük kalbinde bana da yer ac istedim
kalemim kağıdina bile değmedi suncacik çocuktum
hiç
hiç üzülmedin.
ağlarken beni gören gozlerinde
ne gam ne keder vardı
gururun safsatasinda
sana ay benzeri dolunaylar biriktirmek istedim
bi kuş tüyü kadar hafif.
sen bizi kaç kez terkettin sayamadim
beş yaşımdan çıkart şimdi tüm gidislerini
hangi işlemleri yaparsan yap ben yine bıraktığın halde
bıraktığın diplerinde olacağım müsterih ol
ardın sıra sabahları aç uyuduğum sevginle karnımı doyurdum.
ben kendi çocukluğumun parkında salıncaklar kurdum.
masallar okudum o kıza.
uyurken merak et
rüyalarına giren bir nevi şahsına münhasır bi zir deliyi
o mirasin en yüce ihtimaline selamlar.
kendime duyduğum öfkenin adi şimdi senin varoluşun ve adına eş bi semptom oldu ruhumun matrixinde.
senin adına gitmeler yakisti
ardına vedalar, evler barklar.
çok sevdiğin
üçüncü tekiller..
ben kizimi bi odada tek başıma büyüttüm.
üstelik çocukluğum da benimle birlikte tek basinayken.
şimdi sen doyur minimalist ruhunu.
kabrimden cesedinin kutulara sakladığım anılarında huzurunu al.
ve git
lütfen git ki, ölüm bile bizi ayirmasin.