zalim

şiirler bazı bazı insanların kalplerini parçalar
orda küçük parselli evler inşa edilir
 sahibinden yoksun en bitap seremoniler eşliğinde 
bir çift göz bebeği görmek uğruna 
aşkına tanrı gibi tapar 
kendini onun ruhunda kaybedip 
bir ormanın kuytusunda asar benliğini 

zalimlik nifakı ekilmiş her cüretkar
 bu sevginin kıymetinden yoksun
 bi şekilde öldürür sevildiği insanı
bu kadar acının içinde
 gülümseyerek tanışır
 kadıköy rıhtımındaki dünyaya ilk geldiği
 andaki ağlama nedeninde
saat sabahın 10.50 sinde
 onun da kalbi doğmuştur

hiç görmedigi o bağı
 kızıl elma misali düğümlemiştir
kadın
sevmekte olduğu her doğa kanununda
 onun adını haykırır, dualar eder
adaklar adar bir şamansa

ah
o yaşlar her döküldüğünde 
orta doğuda okunan en masum çocuğun selalarıdır..
yankılanır 
ölümle yaşam çizgisi arasındaki 
annenin kalp otağında da
kimseler duymaz.

daha da acıtamaz zaten
gece çöker
özlemden uykular bölünür,
 sense hiç özlenmeyecek olduğuna
 tekrar kadeh kaldırıp adıyla sarhoş olur
noktalarsın 

doğurursun güneşin en alacakaranlık renginde 
oyalanan zamanlar
 koca evrenin en hakiki,
gizli düşmanıymışçasına açığa çıkar
peki tanrı kime hesap sorar her şey bittiğinde 
sen kime hesap verirsin?


nar gibidir insan. bazen öylesine dağılır ki toplayamazsın düştüğü topraktan. leke bırakır. ben buradayım der. iz bırakmak istersin, varlığını bir lekeyle ifade etmek istersin. narın lekesi geçmez bilirsin.

ben zaten dipteydim kuyu benim içimde ben kuyunun içinde  hem kervan geçmez hem ben yusuf değilim.  sen en yüksek falezden adına sığınıp ev ...