senin

denizin yorulduğu yerdeyim 
tam kıyının dibinde, diktim gözlerimi 
sonu denize çıkan istanbul sokakları gibi gözlerine 
bu lütuf ki bana bahşettiği tanrının
tıpkı aşkla sınanan rahel misali
ona yakarışlarım, sensiz gecelerime denk oldu
ne çok beklemiş yakup'unu
beklerken yüreğimin taşa kesilmesinden korkuyorum, korkuyorum bu davada mahkumiyetim ebediyete intikal eder diye
seni sonsuz bir aşkla sevmek mi?
bir caravaggio eserinden uyarlanan tablo gibi hikayemiz 
katil ressam ve kaçak 
çizdiği her resminde kendi tasviri
ah benim barok romalı erkeğim 
hayallerimizin como gölünde her akşam buluşup şaraplar içtiğim sevgilim 
beni ırmağınla temizle
bu beyhude yaralarım senin suyunla aklanır letheden sonra 
tek sen arşınlarsın kaderimin parelerini ellerinle
ne olur kapıma gel, ellerinde çiçeklerle
bütün güller gülüşlerin sayılsın
ben o gamzene oracıkta gömülürüm zaten
ve de görünce seni, 
benim gönlüm evrenin en müzehher gönlüne dönüşür
sen yeter ki, özle 
bir gün çıkagel 
bir tufan ol, avuçlarıma dolsun ellerin

nar gibidir insan. bazen öylesine dağılır ki toplayamazsın düştüğü topraktan. leke bırakır. ben buradayım der. iz bırakmak istersin, varlığını bir lekeyle ifade etmek istersin. narın lekesi geçmez bilirsin.

ben zaten dipteydim kuyu benim içimde ben kuyunun içinde  hem kervan geçmez hem ben yusuf değilim.  sen en yüksek falezden adına sığınıp ev ...