aşk; senin olmadığın yerlerde zehir kalbime

sen dağ değilsin, nasıl kaldırırsın elindeki tuza bulanmış nasırları sensiz
bir gün daha mahur bir yalnızlık kopup giderken ömürden , bu can havliyle gelen aşkım bir tek sanaydı 
ve bırakılan her bir ah kaderinin bütün ihtimallerinde yankı bulacak tanrı katında
seni değil, kalbimi şahit yazabilir bütün melekler 
nasıl aşıktım sana, sen bilmesen de 
birer erguvan ekmek şimdi senden arta kalan tüm o anılara
ve o toprağı bir bün bile sulamamak..
her yıkılmışlıkta arta kalan sesinden yekpare çıkamamak ,çokça yaşlılık getirdi. sen gittin bir daha kimse uğramadı bu eve.
soğuktan donan bu kez benim, donarak öldürdün bir kalbi cayır cayır yakarken sevgili
tüm kapılar ardına dek açık ola, sen tüm ömrünce bensiz kalmanın pişmanlığıyla mahşerde karşıma dikilesin.
bu yüzden 
bütün dualarım senin adın ..
ne çok istedim, senden olan bir parçam rahmime düşsün 
beni kader düğümünde en beyaz ve parlak bir inci gibi taşımanı denizinde...
içinin kıyısında vurgun yediğim begonyama, tüm hoşça kallar*

nar gibidir insan. bazen öylesine dağılır ki toplayamazsın düştüğü topraktan. leke bırakır. ben buradayım der. iz bırakmak istersin, varlığını bir lekeyle ifade etmek istersin. narın lekesi geçmez bilirsin.

ben zaten dipteydim kuyu benim içimde ben kuyunun içinde  hem kervan geçmez hem ben yusuf değilim.  sen en yüksek falezden adına sığınıp ev ...