karanfilsiz

üç yüz altmış beş gün geçmiş sen gideli
karanfilsiz bu hüznüm..
içtiğim gecenin evvelinde öğrenip sarhoş oldum camında
göremedim son defa
duyamadım kısık sesini de
ardından çokça yaşlar döktüm
kirpiklerimden kaldirdim cenazeni
göz bebeklerimde okudum selani
o son vedayi şanına yakışır yaptim da sana bi çiçek acamadim
affet.
nasil gecti anlamadim
yüz karası bı aymazlık vurdu kalbimi
senden sonra neler oldu, kaç ev söndü kaç enkaz kalkti sorma
ama affet.
senin ucmaginda en güzel periler,melekler vardir
sen bize bakma.
orda çok sevdiğin kuşlar
en güzel siirler vardir
ceplerinde birer birer doyurdugun yetimler
öksüzler
hepsine selam cak.
her mavinin ışığında odalar kuruldu
toprağını alıp koklamadim
sen gittin diye ağlarken, içim sizlarken
cesetler birakmadim ardinda kendimden
merak etmene mahal yok.
ve mazurlugumu
affet.
bi kadehte unutmadım merhametini
her sulanmis çiçeğin hatri vardir ellerinde
bilirim
ne çok vakit tüketmişiz yokluğunda
duvara toslar gibi çarptı suratima simdi
affet.
ver öpeyim ellerinden
sen yine 
affet...


nar gibidir insan. bazen öylesine dağılır ki toplayamazsın düştüğü topraktan. leke bırakır. ben buradayım der. iz bırakmak istersin, varlığını bir lekeyle ifade etmek istersin. narın lekesi geçmez bilirsin.

ben zaten dipteydim kuyu benim içimde ben kuyunun içinde  hem kervan geçmez hem ben yusuf değilim.  sen en yüksek falezden adına sığınıp ev ...